22 Kasım 2008 Cumartesi

Biz

Nasıl bir zamanda yaşıyoruz hiç dikkat ettiniz mi arada? Günlük koşturmacalardan sıyrılıp, hayatınızın gidişatı ile ilgili düşünebildiğiniz en son dakika ne kadar süre önceydi?

Bizler zaten az olan ömürlerimizi başkalarının istediği gibi, içimizdeki doğruları dinlemeden tüketmeye devam ediyoruz. Tabii bunu yakalamakta artık bir başarı. Çünkü ömrü boyunca musluktan akan suda sabah uyandıktan sonra yüzünü yıkayamayan milyonlar, değil dışarıda kendi evinde bile yemek yapacak parası olmayanlar, onlara para kazandıracak iş vermeyenler, iş olmasa bile tarlada ürün yetiştirebileceğine rağmen, o tarlayı yok pahasına çok uluslu şirketlere satanlar ve milyonları açlığa mahkum edenler...

Bunların yanı sıra, yolda karşımızdan geçen yaşlı teyzenin zavallı bakışlarını bile delip geçerek, kulağımızdaki son indirdiğimiz parçanının güzelliği karşısında pek çok laf edebilecek bizler.

Komşusu açken uyuyan bizden değildir diyen bir peygamberin temsilcileri olmamıza rağmen, en çokta bu konudaki dolandırıcılıklarımızla uluslar arası davalarda suçlu bulunan bizler.

Atatürk'ü sadece kitaplardan okuyan, her yerde cahilce savunan fakat iş harekete gelince Atatürk'e bilinçle karşı koyanların çalışmalarından çok gerilerde kalan bizler. Belkide böyle bir ayrımında yapılmasını isteyen güçlerin elinde mengeneye sıkışan bizler.

Yukarıdakilerin hepsi biziz. Bize en yakın olan yıldızdan bir foton geldikten sonra diğeri yola çıksa ortalama 15 tanesini görebilen bizler.

Bizler sulandırılmış haberlerle doyurulan...
Bizler terörle kıstırılan...
Bizler dincilerle, sözüm ona Atatürkçüler arasında ne olduğunu bilemeyen...
Bizler düşmüşe el uzatmayan...

Eminim ki bizlerin bu dünyada olmamızın çok daha önemli nedenleri var. Ama dediğim gibi başkalarının istediği amaçlara yöneliyoruz hep...

20 Kasım 2008 Perşembe

Köpeğiyle Dolaşan Kadın, Anton Çehov

Merhabalar,

Geçen hafta bitirdim Anton Çehov'un İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan Seçme Hikayelerini. Bu seçme hikayeler 44 yıl gibi kısa süreli bir hayat geçirmiş olan Çehov'un 1883 - 1903 (ölmeden bir yıl önce) yılları arasında yazılmış ve hemen hemen geçen her yıla bir adet olarak dağılmış.

Özellikle ad vermem gerekirse Bukalemun, Sıkıcı Bir Öykü (gerçekten adı ile özdeşleşen bir ve kitaptaki en uzun hikaye), Siyahlar Giyinmiş Keşiş, Bir Sanatçının Öyküsü, Çukurda, Bayramda, Nişanlı Kız.

Diğer hikayeleride gerçekten Çehov'un dönemin sosyal hayatını, Rus toplumunun sınıflar arasındaki iletişimini ve ekonomik koşulların bu sınıfları nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.

Kitabı okumamın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen hikaye adlarını yazınca kurgusu açısından gerçekten iz bırakan Siyahlar Giyinmiş Keşiş hemen aklıma geldi. Akıl hastası olduğunu geç anlayan bir öğretim görevlisinin, kendisini büyüten bir çiftçiyi, kızı ile kaldığı bağ evinde ziyarete gelişi ile başlayan hikaye gerçekten bir solukta okunuyor.

Bayramda adlı hikayede ise kadının altında kaldığı baskı ve şiddete yer verilmiş. Üzerinden bir asırı geçmesine rağmen Çehov'un eserleri hiç güncelliğini kaybetmemiş, tavsiye ederim herkese.